25 Nisan 2016 Pazartesi

Tarihi Aşk Filmleri #2 İkinci Şans - Jane Austen


Arayı açmadan tekrardan merhabaa!! :))

Durdum düşündüm ve o kadar tekrar tekrar izlememe rağmen Klasiklerden uyarlanan filmlerin yorumlarını girmemişim bence artık girmeliyim dedim ve karşınızdayımm!! ^^

Bugün gerçekten sevdiğim filmler arasında yerini alan Persuasion yani İkinci Şans filmine yorum yapacağım. :)

İlk olarak filmin konusundan bahsedeyim.


19 yaşındaki Anne (Sally Hawkins), genç ve yakışıklı deniz subayı Frederick Wentworth’e (Rupert Penry-Jones) delicesine aşık olmuştur. Ama Frederick’in ne serveti ne de sınıfsal düzeyi uygun değildir. Anne’in ailesi bu birlikteliğe karşıdır ve onu nişanı bozmaya ikna ederler.

 Sekiz yıl sonra, Anne kararından pişman olur. Frederick’i sevmekten asla vazgeçmez ve Frederick, ün ve servet sahibi olarak denizden döndüğünde, yöredeki evlenme çağına gelmiş her genç kadın gibi sadece seyreder. Frederick, kalbinin sesini dinlemek yerine ailesini dinleyen Anne’i affedebilecek mi?

Konumuz bu şekilde, bence çok hoş bir kurguya sahip bir film. Kitabını daha okumadım şu an elimde bakalım okuyabilecek miyim. :)


Buda bizim afiş hımm daha güzel olabilirdi değil mi? 

Filmi kaç defa izledim emin değilim ama rekor Aşk ve Gurur'un tabisi dee. :)

Filmde ki başrol oyuncularımız;



Anne (Sally Hawkins)




Yüzbaşı Frederick Wentworth’e (Rupert Penry-Jones)


Başrol oyuncuları gerçekten rollerinin hakkını vermiş. Buradan tebrik ederim...




Neyse efenim filmde Yüzbaşımız ve Anne gençlik zamanların da birbirlerine aşık olurlar ve nişanlanırlar fakat önlerinde servet avcısı gibi duran Anne'nin babası vardır. Ve bu evliliği onaylamaz. Anne ise her iki taraf için nişanı bozar. Yıllar sonra evlerini kiralık olarak Yüzbaşımızın ablası ve eniştesi alır. Bu şekilde Anne eski ve hala içinde yaşattığı aşkıyla tekrar karşılaşır. 




Anne onu artık sevmediğini düşünür bu yüzden çok acı çeker, üstüne üstlük ablasının görümcesiyle Yüzbaşı iyi geçinmektedir ve aileler bunun evlilikle sonuçlanacağını düşünmektedirler. Bu Anne için katlanılmaz bir şey haline gelir. Fakat aşkını kalbine gömmeyi reddeder.




Olaylar çok farklı yönlere sarpar ama ben tabii ki de açıklamayacağım. :) İzlemenizi öneririm nasıl bir sonla bitiyor, mutlu son mu yoksa acıklı bir son mu onu bilemem size sürpriz olsun. ^^ 


Ben filmde Anne'nin ailesine ve onun onlar için yaptığı fedakarlıklara az da olsa sinir oldum çünkü ailesi onu adam yerine koymak dursun aralarına almak bile istemiyorlar. Buna rağmen Anne ailesinin yanında durmakta kararlı davranıyor ama nereye kadar?




Ve babaları.

Aslında çok da derine inmek istemiyorum. Film hakkında yorum yapıp, filden kareler paylaşıp yorumumu bitireceğim. Tavsiye kısmını unutmayalım karelerden sonra tavsiyem elbet olacak. :) 
















Filmden kareler bu şekilde tabii tüm filmi buraya taşımadım. :)

Sıra giflerde ^''









Giflerde bu kadar. 

Kesinlikle tavsiye ediyorum zaten Jane Austen eserlerinin filmlerini çok iyi yapıyorlar. Bu yüzden izleyin derim çok beğeneceksiniz diye düşünüyorum. :) 

Tavsiye kısmı da bittiğine göre yazımın sonuna gelmiş bulunmaktayım. Umarım bu yazıdan sonra filmi izleyen olur ve beğenir. :) Buradan görüp izleyenler film hakkında yorum bırakırlarsa çok sevinirim çünkü ne düşündüğünüzü merak ediyorum. :)

Not: Aşk ve Gurur filmi için yazdığım yazıya bakmak isteyenler buraya bakabilir. ;)


Şimdilik benden bu kadar kendinize iyi bakın, sevgilerle... 






22 Nisan 2016 Cuma

Yorum [Psikopat 2 / Mihri Mavi ]


Uzun bir aradan sonra tekrar merhabaaa!

Bugün yeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım. ^^

Yakın zaman da Psikopat 2 çıktı, sonu dehşet bittiği için heyecanla bekliyordum. Vee sonunda ellerimdeydi, tabiisi bekletmeden okudummm!



Kitap çıkmadan önce OKK ahalisine Kağannğğğ gibi mesajlar atıp duruyordum. :D

Şimdik gelelim kitap hakkındaki yazıma.


İLK KİTABI OKUMAYANLARIN YORUMUMU OKUMALARINI TAVSİYE ETMEM. :)


İlk olarak konusundan bahsedip yorumuma geçeceğim. ;)



Çok güzel ve bir o kadar da uzak bana… Aşk, ihanet ve suçluluk...

 Buket bir taraftan Kağan'a kendisini affettirmeye çalışırken, diğer taraftan da içine düştüğü cehennemden kurtulmaya çalışır. Yalnızca Kağan'ın kendisini affetmemesi değil, okulda da işler pek yolunda gitmez. Aşk, kızgınlık ve hayal kırıklığı... Kağan, aşkı ile öfkesi arasında kalırken Buket'i bir türlü affedemez. Ama öfkeli olsa da, bir gölge misali Buket'i takip etmekten vazgeçmez. Öte yandan Kağan'ın abisi Onur'un Buket'ten istedikleri her şeyi daha da içinden çıkılmaz bir hale sokar. Buket, acımasızlığıyla bilinen Bahadır'la tanışmak ve ona yakın olmak zorundadır. Fakat Kağan hayatındayken bunu başarabilmesi o kadar da kolay değildir. 

Bunca imkansızlığa rağmen aşk kazanacak mı? Karanlıktan doğan aşk, Kağan ile Buket'i tekrar bir araya getirecek mi? Bu aşkın gücü her şeyi geride bırakmalarına yetecek mi?
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 384

Baskı Yılı: 2016

Yayınevi: Martı Yayınları




Konumuz bu şekilde. İlk kitabı okuyanlar bilir nasıl bir sonla bittiğini ve benim gibi herkes nasıl devam edecek diye merakla beklemekteydi. :) 

Neyse efenim kitabımız da Kağan Buket'e çok sinirleniyor, kıza yapmadığı kalmıyor eee tabii ki ayrılmaları cabası fakat Buket hala bir umut Kağan'ın peşinde dolanıyor ki kendisini affetsin ama ne mümkün. Buket'in başı birde Kağan'ın abisi Onur'la dertte. Ailesini tehdit olarak gösterip Bahadır'a yaklaşmasını ve gizli bilgiler öğrenmesini ister. Tabii işler daha çıkılmaz bir hal alır. Buket ne yapmalı, hangi tarafa gitmeli veya aşkından mı vazgeçmeli?



İşte bunların cevaplarını kitaptan öğreniyoruz. Yani Buket'in yerinde olmak istemem, tek isteme sebebim Kağan olabilir ama bu kitapta Kağan resmen kafayı yemiş durumda, bu yüzden bende pek yanına yaklaşamadım hahhahaha
    


Genel yorumuma gelirsem, nedense ben kitabı birinci kitap gibi sevemedim. Ayrılmış olmaları, Buket'in Bahadır'ın peşinde dolanması, Kağan'ın pek görünmemesi, Kağan'ın hareketlerini hiç bir şeye yormayan Buket ve en önemlisi sonu!

Arkadaş o nasıl son ya benim kullanacağım tek kelime kısaca saçmalık. Yani cidden çok saçma, ne alaka, ne akla hizmet böyle bir son deyip durdum. Bence yazar sonu öyle bir bitsin ki ilk kitap gibi etki yapsın demiş ama tutturamamış.

Bu v.b. nedenlerden ötürü bu kitap bana ilk kitap etkisi yaratmadı. Yani ilk kitabı tekrar tekrar okuyasım geliyorum ama bu bir kerelik yeter. 

Sonu nasıl biterse bitsin ki zaten yazar sabırsızlıkla 3. kitabı beklememiz için bu sonu yazmış gibi duruyor ama cıks o etki pek yok gibi. Neyse ben yine de 3. kitabı bekliyorum umarım yazar daha güzel sonlarla kitabı bitirir de oturup bu nasıl bir sondur demeyiz. :) 




Bu kişiyi Bahadır'ın yerine atıyorum. :D

Bu arada kitap kapakları nasıl farklıydı anlatamam :))) Hayır arada şaşırıyor insan hangisi hangisinin cilti diye :P Tabii ki Felix Bujo her zaman ki gibi  çooook tatlı  ama benzer görsel kullanmak biraz düşündürüyor insanı. :)
3. kitapta daha bir güzel kapak görseli bekliyoruz.




Tavsiye kısmına gelirsek, tavsiye ederim tabii ki zaten ilk kitabı okuyanlar kesin okumuştur. Bu seriye yeni başlayacak olanlara yada okunmayı düşünenlere kesinlikle okumalarını öneririm. ;)

Sıra alıntılarda;

#1

Gözlerimi açtığımda Kağan'a dönerek üzgünce, "Sadece soruma cevap ver, benden nefret ediyor musun?" diye fısıldadım.

İfadesiz bir şekilde gözlerimin içine baktı. "Sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum. Ne nefret ne de farklı bir duygu," dedi acımasızca.

--------------------

#2

Bu sırada Kağan benim kağıdımı hızla çekip kendi kağıdını önüme itince yaşadığım şaşkınlıkla gözlerim iri iri açıldı.

"Ne yapıyorsun?" diye gizlice fısıldarken o çoktan benim kağıdıma kendi adını yazmıştı. Ardından bana cevap vermeden ayağa kalktı, benim boş kağıdımı kendi kağıdı gibi hocanın masasına bıraktı ve sınıftan çıktı.

--------------------

#3

Sınıf büyük bir kaos içindeyken biri Gül'ün yanına çömeldi ve ona yardım ederek kolundan tutup yerden kaldırdı. Bu kişiyi görmemle birlikte olduğum yerde bütün her şeyi unutarak donakaldım. Öfkem geldiği gibi aynı hızla yok olup gitti. Yerineyse yoğun derecede hissettiğim üzüntü, kıskançlık ve şaşkınlık aldı.

Çünkü Gül'ün yanında ona destek olurcasına duran Kağan'dı.

--------------------

Nasıl can alıcı alıntılar değil mi? :))


Yorumumun sonuna gelmiş bulunmaktayım. Okuduğunuz için teşekkürler... ;)


Martı Yayınlarına ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. ^^


Bu arada  şu an okuduğum kitap Eleanor ve Park. Ya böyle tatlı mı tatlı bir kitap olabilir mi?? Çok sevdim kitabı hemen bitmesin diye yavaş yavaş okuyorum. ^^ Bitsin yorumum gelecek. ;) 

Son olarak; 

Yakın zaman da 3. kitabın çıkması ümidiyle kendinize çok iyi bakın. :)))