6 Kasım 2015 Cuma

Yorum [Psikopat / Mihri Mavi ]




Herkese merhabaaa!! ^^ 

Tekrar ben! :)İlk olarak iyi ki bu blogu açmışım dediğim anlardan birindeyim şu an ve sizinle paylaşmak istiyorum çünkü ben blogger değilim bu sadece şu an olduğu gibi kitap hakkındaki düşüncelerimi içimde tutamayıp buraya yazmam için güzel bir yer. :) 

Evet yanlış duymadınız güzel bir kitap! Whatpad kitaplarının çıkmasını istemeyenlere ithaf-en diyorum ki; cidden yanlış düşünüyorsunuz ne olursa olsun şans verilmeli ve okunmalı. Okunması için de Psikopat güzel bir seçenek benceee. ;) 

Dün gece bitirdiğim Psikopat'ı ciddi anlamda beğendim ama ilk olarak konusu gelmeli sonra detaylı yorumum karşınızda olacak. ;) 


Aşk hiç bu kadar karanlık olmamıştı...

Bir tarafta zenginlik ve lüks içinde yaşayan Buket, bir tarafta herkesin korktuğu, tehlikeli ve insafsız Kağan! Buket'in hayatı babasının iflasıyla değişir ve eski kusursuz günlerini İzmir'de bırakarak zorlu bir yaşam süreceği Ankara'ya taşınmak zorunda kalır. Buket, çevresine ve yeni başladığı liseye uyum sağlamaya çalışırken öyle büyük bir hata yapar ki her tavrıyla belayı temsil eden Kağan'ın tüm dikkatini üzerine çeker.

Hiçbir sınır tanımayan Kağan, Buket'e olan öfkesini göstermekten geri durmaz. İkisi de birbirinden ölesiye nefret ederken, kaçınılmaz sona doğru adım adım yaklaşıp kendilerini imkânsız bir aşkın içinde bulurlar. Tehlike, bir gölge misali Buket'in üzerine çöktüğünde, Kağan'ın ürkütücü karanlığını aşkıyla aydınlatabilecek mi? Yoksa etrafını saran karanlığa yenilerek ruhunu siyaha kaptırıp yok olup gidecek mi? 
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 512
Yayınevi: Martı Yayınları


Konu bir harika dostum! :) 


İlk olarak şundan bahsetmeliyim ki Psikopat'ı Kötü Çocuk kitabıyla kıyaslama durumu olmuş gibi duruyor. Ne yalan söyleyeyim ben de aynı düşüncedeydim fakat tek cümleyle açıklamak gerekirse arada dağlar kadar fark var. Sadece kız karakterlerin farklı bir ile taşınması ve erkek karakterlerin kötü olması, bu kadar. Yani Kötü Çocuk'u okuyup beğenmeyen içlerini ferah tutsunlar bu ona benzemiyor. ;) 

Buna açıklık getirdiysem şimdi kendi açımdan konuyu anlatmaya geleyim.


Buket İzmir'den Ankara'ya taşınır, zorlu hayat onu bekler vs vs. bunları esas konudan biliyoruz zaten. Fakat işin için de Kağan var. Kağan ciddi anlamda psikopatın teki kız erkek fark etmiyor öfkelenince gözü hiç bir şey görmüyor. Buna Buket'te dahil. Fakat ufak bir farkla, Buket belayı bile bile üstüne çekiyor çünkü onun bu ağaymış gibi tavırlarına dayanamıyor ve gözünü kırpmadan her seferinde Kağan'ın karşısına çıkıyor. Buradan Buket'i ayakta alkışlıyorum. Korkudan ödü patlasa da yine de geri çekilmiyor. Bu itiş kakışlar, birbirlerine bulaşmalar falan sonrasında farklı duygulara gebe oluyor. ( Okurken çok heyecanlandım bu durumlarda :) )
Birde Cansu var Buket'in en yakın arkadaşı, her zaman yanında bir destekçi. O da rahat durmuyor, en olunmadık kişiye aşık! :))) Neyseee :)
Kitabın sonlarına doğru heyecan artıyor, bazı olaylar gelişiyor. Ben diğer kitaplardan esinlenerek Kağan'ın da diğer erkek karakterler gibi aynı tepkiyi vereceğini düşünmüştüm ama ne oldum; Ben şok! Ben iptal! Ben manşet!
Bu kadar, devamı yok heyecanda kalın ve hemen okuyun. :) 

Ve şundan da bahsetmeliyim ki Felix Bujo Kağan karakterine öyle güzel uyuyor ki, kim Felix'ı bu karakter için düşündüyse ayakta alkışlıyorum, süper bir uyum doğrusu. ;) 





Şu yakışıklılığa bakın yaa!! <3 <3

Kitapta Kağan hep öfkeli bakıyor onun için bir kaç gif buldum ama, :)))



pek olmadı gibi :D



Buket'e attığı bakışlar :D


Vee Buket;



Buket için Crystal Reed güzel bir karakter olmuş. ;)

Kağan Buket'in gamzelerini seviyor eh sevilmeyecek gibi değil. :)




Savaşçı Buket. ;))

 Kağan'a yapmak istediği şey tam olarak bu :)))


Kağan'dan köşe bucak kaçan Buket. :))

Düşüncelerime gelirsek eğer, ben kitaba bayıldım! Öyle acemilikte yoktu helal hem yazar'a hemde editöre. ( :* ) çok güzel bir kitap sunmuşlar bize. Tabii Martı Yayınları'na da kucak dolusu sevgiler. Kitabı çıkarmasaydı ben kolay kolay whatpad'de okumazdım. :)

Kitaba gelecek olursak hem alışık olduğumuz hem olmadığımız olaylarla ilerliyor ama Kağan hiç de benim okuduğum diğer karakterlere benzemiyor. Okuyunca anlarsınız. ;) Buket'te o mıy mıy kızlardan değil zaten Kağan'a kafa tutmasından anlaşılıyor durum. Karakterler böyle. Vee sonuna gelirsek, tek kelimeyle mükemmeldi. Öyle bir sondu ki taş olsa çatlar. :)) Yavaş yavaş sindire sindire okudum ama yetti mi bana kocaman bir hayır! 2. kitap ne zaman çıkar bilmiyorum ama noluurrr çabuk çıksın :) 

Kitap Whatpad'de 74.5 M okunmuş O_o Hak ediyor doğrusu helal yazarımıza! :)


Martı Yayınları'nın bize güzel sürprizleri gönlümüzü şenlendirdi. ^^ Teşekkürler Martı Yayınları! :)


Eveett, bu kadar övgüden sonra okumak için tavsiye ediyorum demek çok saçma olur dimi :) Bence alın ve okuyun pişman olamayacaksınız. ;)



Sıra alıntılarda...

#1

Kendimi müziğin ağır ağır çalan hoş ritmine bıraktım. Şarkı bitince gözlerimi açtığımda, karşımda gördüğüm kişi sayesinde dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. İşte, bunu kesinlikle beklemiyordum! 
       
 Birkaç metre ötemizde Kağan duruyordu ve öfkeyle cayır cayır yanan gözlerini üzerime dikmişti. Gözlerimi kırpıştırdım. Bunun zihnimin bana oynadığı bir oyun olmasını diledim, ama hayır, zihnim bana kesinlikle oyun oynamıyordu. Bir halüsinasyon falan görmemiştim. Kapan kanlı canlı gerçekten de tam karşımda duruyordu. Kuruyan boğazımı
ıslatmak için güçlükle yutkundum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki yeni başlayan müziğin sesini bilr bastırıyordu sanki. Titrememek için kendimi zor tutuyordum. Kağan ne  kadar süredir oradaydı ve bizi izliyordu?

---------------------

#2

"Seni asla incitmem," dedi, inandırmaya çalışan bir sesle. "Eskisi gibi gülümsediğini görmeyi çok istiyorum," dediğinde şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.

Ardından elini kolumun üstüne koydu. Ama bu kez sıkmıyordu, sadece beni söylediklerine ikna etmeye çalışıyordu. Ne kadar içten ve samimi olduğunu anlamamı bekliyordu.

---------------------

#3

Ağzımı kapatıp beni zorla sürüklediğinde rahat olmanın ne kadar zor olduğundan bahsetsem mi acaba?

Kağan tereddüt ederek elini bana doğru uzatıp usulca, şefkatle yanağıma avucunu koydu. "Seni üzen kişi değil, seni gülümseten kişi olmak istiyorum," derken sesi çok samimi çıkmıştı.




Şimdilik benden bu kadar başka bir zaman başka bir yorumla görüşmek üzere, kendinize iyi bakın. ;)


31 Ağustos 2015 Pazartesi

Yorum [ Silber - Rüyalar Kitabı 1 / Kerstin Gier ]

Merhabaaaa sayın Evilin Dünyası okurlarııı!! ^^

Bu sefer araya uzun bir ara girmeden bitirdiğim kitaba yorum yapacağım. :)


Bugün bitirdiğim ve sıcağı sıcağına yorum yapmak istediğim kitabım Silber!




Konusu;

Rüyaların gizemli ülkesine, merak uyandıran bir yolculuk…

Kertenkele tokmaklı, gizemli kapılar; konuşan taş heykeller ve elinde baltasıyla, delirmiş bir bakıcı… Liv Silber'ın rüyaları son zamanlarda epey tuhaflaşmıştır ve içlerinden biri fazlasıyla kafasını kurcalamaktadır. Bu rüyada geceyarısı dört çocuğun gizemli ve karanlık bir ayin gerçekleştirdiği bir mezarlıktadır. Üstelik Liv bu dört genci normal yaşamında tanımaktadır çünkü Grayson ve üç arkadaşı gerçekten vardır. 

Liv kısa süre önce bu dört gencin okuduğu okula kaydolmuştur ve aslında hepsi iyi çocuklardır. Mezarlıktaki geceden daha korkutucu olan, arkadaşlarının Liv'in rüyada söylediği ancak gerçek hayatta hiçbir şekilde sözünü etmediği şeyleri bilmesidir. Çocukların bunu nasıl öğrendiğini çözmek ise, bilmeceleri çok seven Liv'in uzak duramayacağı kadar çekici bir gizemdir… 

"Okurları kesinlikle memnun edecek. Dört yüz sayfa yetmiyor ama neyse ki devamı yolda." 
-Karin Wehrheim-

"Aşırı eğlenceli, aşk dolu, gizemli bir rüya." 
-Brigitte-

"Sempatik ve özgüvenli başkahramanıyla hassas ilk aşklara dair merak uyandırıcı bir roman. Daha ne olsun ki?" 
-Stefanie Leo-


Konusu süper değil mi? Hele siz  kitabı okuyun bir wuu diyeceksiniz kesinlikle biliyorum. :)

Konumuz böyle Liv rüyalar alemin de dolaşan, bilinç altındaki şeyleri gören bir kız fakat yeni okulundaki 4 taş rüyasına girince işler git gide karışıyor ve tuhaflaşıyor çünkü bu 4 taş okulda Liv'in rüyalarında olduğunu çaktırmıyorlar. Liv bu olan bitenin de rüyadan ibaret olduğunu düşünüyor fakat bir gün Liv bu 4 taş için önemli bir kişi olup aralarına girene kadar. Tabii kitabımız da aşk var hem de ne biçim aşk bende öyle bir taş istiyorum yaaa <3 Acaba Liv bu 4 taş arasında ne yapacak, peki kime aşık olacak? Ah bu sorular kitabın başında kendini belli ediyor ama cevapları da çok geç kalmıyor. :)

Benim anlatımım da bu kadar çok detaya inmemek gerek değil mi. :) 


Düşüncelerime gelirsek;

Ben kitabı kesinlikle çooook beğendimmm. <3 Zaten sevdiğim bir yazardır kendileri ve çok sevdiğim ablamm da ısrarla oku deyince ben de tabii kafa dağıtayım deyip okumaya başladım. Öyle güzel ve akıcı bir dili vardı ki kitap hemen bitti ( benim hemenim 1 gece zannetmeyin 2-3 gün sürüyor. :D ) 
Neyse işte hemen bitti kitap, okuyunca akıp gidiyor. Zaten yazarın mizah anlayışı, yarattığı aşklar olağanüstü. :)) Şimdi diyeceksiniz yuh sende çok abartıyorsun cıks ciddi anlamda bunları diyecek kadar değer bu kitaba. 2. kitabı sabırsızlıkla bekliyorummm! ^^

Bu arada baş karakterimizin öyle kankası falan yok ama bir kız kardeşi var ki bence herkesin olmalı. ^^ Çok sevdim ben Mia'yı düşmanımın başına bile böyle bir kardeş ^^ 
Gelelim o 4 taşa <3 <3 <3 Hepsini kendi hayalime göre göstereceğim size :)



İlk olarak Grayson.


Benim hayalimde ki Grayson. Hepsi sarışın zaten ve tabiri caizse hepsi heykel gibi :D 




Arthur


Arthur Liv'in tabiri ile bir melek. Bana göre de böyle :D



Henry


Henry sarışın bir erkek fakat benim hayalim de Vini, çünkü Henry içine kapanık, çok iletişim halinde biri gibi görünmüyor ve Vini'nin de öyle o yüzden hayalimde ki kişi bu. <3



Vee son olarak Jasper.


Jasper kızımız için Ken :) Her gördüğün de Ken geliyor deyip duruyor :)

Ama benim hayalimdeki Jasper.

 Bakınız;



ahhh ahhhh <3 <3



Hepsi taş değil mi :D İşte Liv bu kadar ŞANSLI!

Ve Liv bunların birine AŞIK!

Ve o kişi de ona AŞIK!

Herkese böyle bir şans lazım değil mi? :)



Bu sefer alıntılar da var. :)


#1


"Ah, ne tatlı," dedim.

"Hayır, hiç de tatlı değildi. Onu son kez gördüğüm gibiydi: kan içinde ve bağırsakları dışarı çıkmış halde..." Henry silkindi.

"Oysa sen çok daha hoş görünüyorsun. Yine de... git şimdi, burada ne aradığını bilmiyorum. Yok ol, dedim, Peynirkız! Git!" Yerimden kıpırdamayınca oldukça şaşırdı. "Neden yok olmuyor?"

"Belki de adım Peynirkız olmadığı içindir, seni aptal herif," dedim.

---------------------

#2

"Bir şey içmek ister misin?" diye sordu Jasper, başımla onaylayınca bakışları parladı. "Senin onuruna bugün yeni bir içki yaratacağım. Ona bu salondaki en tatlı sarışının adını vereceğim: Tatlı Liz."

Henry dalga geçercesine soludu.

"Onun adı Liv L.I.V. ve henüz on beş yaşında, Jas," dedi Grayson öfkeyle. "Yani ona ne alkol vereceksin ne de onu Madison'a kıskandırmak için kullanacaksın. Kesinlikle..."

--------------------

#3

"Çok güzel gözlerin var," dedim.

Yüzü bir gülümsemeyle aydınlandı. "Senin her yerin çok güzel," dedi. O sırada Mia ve Daisy yerden biter gibi karşımızda belirmeselerdi, beni öpeceği kesindi.

"Balonları uçuracağız!" dedi Daisy Dawn. Mia ise, "Eveeet!" demekle yetindi.

----------------------

#4

Hançeri tereddütle tuttum. Şu aptalca atasözü neden özellikle şimdi aklıma takılmıştı ki? Hançer yarası iyileşir, kalp yarası iyileşmez... 




Tavsiye kısmına gelirsem tabiii kiiiii tavsiye ediyorumm!! Zaten yazarı Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisiyle tanıyoruz ve seviyoruz yani okuyun demeyeceğim kesinlikle okuyun diyeceğim. :)

Benden bu kadar, bu yorumumun üstüne hala okumayacaksanız bişi demiyorum. :)



Sevgi ve saygıyla... ^^










20 Ağustos 2015 Perşembe

Yorum [Küçük Hırsız / Sena Yavuz]

Herkese merhabaaaa! 

Uzun zamandır kitap yorumu yapmayan ben şimdi karşınızdayım. :) Güzel bir kitaba yorum yapacağım. Martı Yayınları bizi hem şaşırtarak hem de mutlu ederek Türk yazarın kitabını biz okurlara sundu. Ne diyeyim çok olumsuz yorum okudum çıkardığı için ama ben çok mutlu oldum. Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz. ^^



Kitabımız Küçük Hırsız konusu o bildik konulardan değil. Farklı ve ilgi çekici. İnsan zaman sonra farklılık arıyor kitaplarda bulunca da benim gibi seviniyor. Öyle imkansız aşkmış yok karşılıksız aşkmış kısacası bilindik bir konu değil. 


Ayrıca kitap tanıtım yazısı güzel Prens, Prenses ve kötü olan çocuk :) 



Bir hırsıza ne kadar güvenebilirsiniz?

Prens, bir hırsızı seçti ve kader onları bir araya getirdi.
Sevgi ve güven bulutları üzerinde, tatlı bir masala dönüştü onların hikâyesi.
Bir gece hayallerini yazıp ateşe attılar, çünkü yanıp kül olmadan gerçekleşmeyecekti hiçbirisi.
Gözyaşları gülümsemeye dönüşürken önemli olan tek şey sevmekti birini.
Prens ve 'kötü olan' sevilmeyi beklerken, prenses mutlu olmayı seçti.
Ve küçük hırsız çalabileceği en büyük şeyi aldı.

Ailesine bakmak için okulunu yarım bırakmış, sokaklarda hırsızlık yapan bir kız: Azra.
Ailesinin saltanatıyla Prens olmak için doğmuş yakışıklı bir genç: Ekin.
Kötü olmak için yaşayan, iyilikler prensi: Anıl.
Okudukça prensesin sorusunu hissedeceksiniz:

Siz çaldıklarınızın farkında mısınız?
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 416
Baskı Yılı: 2015


Ben bahsetmeyeyim konudan  ne olup bittiğini bence siz direk okuyup öğrenin. :)

Kitap hakkında ki düşüncelerime geçeyim ben en iyisi.

Kitap cidden güzeldi. İster konu olsun, ister dili olsun ben beğendim. Konunun farklılığı ve insanlara ders veriyor olması kitabı bize sevdiriyor. Ama tabii ki bazı kısımlarda biraz acemilik oluğunu görmedim değil. Fakat bu kitabın hepsi böyle izlenimi vermesin sadece bir kaç yerinde belli oluyordu. Kitabın geneli başarılıydı benim için. 

Kitapta aşk üçlemesi vardı. Ve ben aşk üçlemesini sevmeyen biri olarak böyle olsun istemezdim. Sevilen bir kişi olmalı duygular sadece ona yönelik olsun isterim araya başka kimse girmesin ama yazarımız araya sıkıştırmış iyi mi olmuş bu herkesin düşüncesine göre değişir. :) 

Kızımız o bilindik mıy mıy kızlardan değil başı dik, sevecen bir kız en azından inatçı değil. Esas oğlan yapma deyince söz dinleyen, sadık bir kız. Ben sevdim Azra'yı ama kıskanmadım da değil Ekin gibi birisi beni bulsa cidden yok demem :D 



Şundan da bahsetmeliyim ki kitapta emeği geçen ve çoook sevdiğim kişilerin olması kitabın benim için ayrı bir yerde olmasını sağlıyor. E başarılı da olunca sevme de yanında yat :D 

Emeği geçen çook sevdiğim kişilerin emeğine sağlııkkk <3 <3 


Herkes okumalı mı bence bir şans verilmeli bu ara çok Türk yazar çıkıyor herkesin kafası karışık olabilir hangi kitap iyi veya değil diye bu kitabı iyi olanlar kısmına eklemem okumanızı tavsiye ediyorum anlamına gelir bence :) 

Son olarak kitap kapağı muhteşem, tabii ciltli olması da süper yani konu bilinmese kapak için bile alınır. :) 


Yorumum bu kadar kısa ve öz oldu. İyi oldu, hoş oldu. :D 

Kendinize çok iyi bakın ^^ 

Sevgiyle, saygıyla... 













30 Haziran 2015 Salı

Tarihi Aşk Filmleri #1 Aşk ve Gurur - Jane Austen

Tekrar uzun bir aradan sonra MERHABA :))

İlk olarak bu mübarek Ramazan ayının herkese hayırlar getirmesi duasıyla. Hayırlı Ramazanlar... ;)


Yazımda önce bir iki bir şey diyeceğim. Böyle blogger olmaz bence o ne öyle istediğinde yazan istemediğinde yazmayan ama ben kendime tam olarak blogger demiyorum bu durumdan dolayı. Yazmıyorum daha doğrusu yazamıyorum. Okul, sınavlar, rahatsızlıklar falan filan hepsi üst üste gelince durum bu oluyor ne yazık ki :/ Bu yüzdendir ki blogla pek ilgilenemiyorum. :(

Neyseeee bana yine bir heves geldi yazı yazmak için. ^^ Bu ara tarihi aşk filmlerine takmış bulunmaktayım. Özellikle Jane Austen kitaplarından uyarlanmış filmlere. Muhteşem baş yapıtlar izledim bu ara ama tek geçeceğim film tabii ki Aşk ve Gurur... 

Bu yazımda ilk Aşk ve Gurur olacak daha sonrasında (hevesim kaçmaz ise) diğer filmleri de yazacağım. ^^ 


AŞK VE GURUR

Ah konusunu bilen yoktur sanırım. Bilmeyenler için tekrar yazmak iyi olur sanırım :)










18.yüzyıl sonlarında, sınıf bilincinin hakim olduğu İngiltere'de beş kız kardeş olan Bennet'lar - Elizabeth veya Lizzie, Jane, Lydia, Mary ve Kitty, annelerinin iyi bir koca bulup geleceklerini güvence altına alma hayalleriyle büyütülmüşlerdir. Fakat, neşeli ve zeki bir mizaca sahip olan Elizabeth, kendisine düşkün olan babasının da desteğiyle hayatını daha farklı ve dolu dolu yaşamak için çabalamaktadır.

Elizabeth Bay Darcy'i ilk gördüğü zaman kibirli biri olarak nitelendirir fakat öyle biri olmadığını zaman sonra anlar bundan önce Bay Darcy aşkını itiraf eder fakat yanlış anlaşılmalar ve ön yargılar yüzünden Darcy aşkına karşılık bulamaz. Zaman geçtikçe Elizabeth Darcy'nin hiç de gururlu biri olmadığını ve kendisini ne kadar sevdiğini anlar. 


Kibirli ve gururlu bilinen aslında hiç de böyle biri olmadığını gözler önüne seren, aşkın adamı Bay Darcy. 


Okumayı seven, ailesinin bilgili kızı, aşık olmadan evlenmeyi düşünmeyen bu nedenle kız kurusu kalacağını düşünen fakat aşkların en büyüğünü yaşayan Bayan Elizabeth Bennet.


Ailenin utangaç ve çok güzel kızı Jane, Elizabeth tarafından çok sevilen, Darcy ve Elizabeth ile aralarında ki ilişkinin Jane'nin Bay Bingley ile olan gelecekteki evliliklerinin istenmesi ile başlıyor. (Sanırım anlatabildim. :D )


Jane'ye aşkı için her şeyi gözen alan fakat arkadaşı Darcy yüzünden sevdiğinden kısa bir süre ayrı bırakılan Bay Bingley.


Veee meşhur Bayan Bennet'lar!


İlk karşılaşma...



İlk dans...



İlk dokunuşlar...



İlk kavga...



Vee ilk sevgi sözcükleri...


Film gerçekten muhteşemdi. Diğer bir çok tarihi aşk filmi izledim ama Aşk ve Gurur'da ki gibi hiç birinde dilini, konuşmalarını bu kadar sevmedim. Yazar muhteşem, senarist ve oyuncular daha da muhteşem...

Filme kısa bir göz atalım...  :) 





















(cr.http://sewncircles.livejournal.com/3471.html )


Hepsi birbirinden güzel sahneler... <3


Elizabeth bir çok gezileri nedeniyle farklı ortamlarda Darcy'le karşılaşır. Bunlardan biri de Darcy'nin Elizabetht'e açıldığı zamandır. Ah o sahne en en en mükemmel sahnelerden biriydi. <3








Diğer gifler. ^^








VEE MUTLU SON!..






Eveett benden bu kadar umarım keyifli ve güzel bir yazı olmuştur. ^^ 

Kısa sürede diğer filmlere de yorum yapmayı düşünüyorum. 

Kendinize iyi bakın, aşkla kalın... <3