Merhabaaaa sayın Evilin Dünyası okurlarııı!! ^^
Bu sefer araya uzun bir ara girmeden bitirdiğim kitaba yorum yapacağım. :)
Bugün bitirdiğim ve sıcağı sıcağına yorum yapmak istediğim kitabım Silber!
Konusu;
Rüyaların gizemli ülkesine, merak uyandıran bir yolculuk…
Kertenkele tokmaklı, gizemli kapılar; konuşan taş heykeller ve elinde baltasıyla, delirmiş bir bakıcı… Liv Silber'ın rüyaları son zamanlarda epey tuhaflaşmıştır ve içlerinden biri fazlasıyla kafasını kurcalamaktadır. Bu rüyada geceyarısı dört çocuğun gizemli ve karanlık bir ayin gerçekleştirdiği bir mezarlıktadır. Üstelik Liv bu dört genci normal yaşamında tanımaktadır çünkü Grayson ve üç arkadaşı gerçekten vardır.
Liv kısa süre önce bu dört gencin okuduğu okula kaydolmuştur ve aslında hepsi iyi çocuklardır. Mezarlıktaki geceden daha korkutucu olan, arkadaşlarının Liv'in rüyada söylediği ancak gerçek hayatta hiçbir şekilde sözünü etmediği şeyleri bilmesidir. Çocukların bunu nasıl öğrendiğini çözmek ise, bilmeceleri çok seven Liv'in uzak duramayacağı kadar çekici bir gizemdir…
"Okurları kesinlikle memnun edecek. Dört yüz sayfa yetmiyor ama neyse ki devamı yolda."
-Karin Wehrheim-
"Aşırı eğlenceli, aşk dolu, gizemli bir rüya."
-Brigitte-
"Sempatik ve özgüvenli başkahramanıyla hassas ilk aşklara dair merak uyandırıcı bir roman. Daha ne olsun ki?"
-Stefanie Leo-
Konusu süper değil mi? Hele siz kitabı okuyun bir wuu diyeceksiniz kesinlikle biliyorum. :)
Konumuz böyle Liv rüyalar alemin de dolaşan, bilinç altındaki şeyleri gören bir kız fakat yeni okulundaki 4 taş rüyasına girince işler git gide karışıyor ve tuhaflaşıyor çünkü bu 4 taş okulda Liv'in rüyalarında olduğunu çaktırmıyorlar. Liv bu olan bitenin de rüyadan ibaret olduğunu düşünüyor fakat bir gün Liv bu 4 taş için önemli bir kişi olup aralarına girene kadar. Tabii kitabımız da aşk var hem de ne biçim aşk bende öyle bir taş istiyorum yaaa <3 Acaba Liv bu 4 taş arasında ne yapacak, peki kime aşık olacak? Ah bu sorular kitabın başında kendini belli ediyor ama cevapları da çok geç kalmıyor. :)
Benim anlatımım da bu kadar çok detaya inmemek gerek değil mi. :)
Düşüncelerime gelirsek;
Ben kitabı kesinlikle çooook beğendimmm. <3 Zaten sevdiğim bir yazardır kendileri ve çok sevdiğim ablamm da ısrarla oku deyince ben de tabii kafa dağıtayım deyip okumaya başladım. Öyle güzel ve akıcı bir dili vardı ki kitap hemen bitti ( benim hemenim 1 gece zannetmeyin 2-3 gün sürüyor. :D )
Neyse işte hemen bitti kitap, okuyunca akıp gidiyor. Zaten yazarın mizah anlayışı, yarattığı aşklar olağanüstü. :)) Şimdi diyeceksiniz yuh sende çok abartıyorsun cıks ciddi anlamda bunları diyecek kadar değer bu kitaba. 2. kitabı sabırsızlıkla bekliyorummm! ^^
Bu arada baş karakterimizin öyle kankası falan yok ama bir kız kardeşi var ki bence herkesin olmalı. ^^ Çok sevdim ben Mia'yı düşmanımın başına bile böyle bir kardeş ^^
Gelelim o 4 taşa <3 <3 <3 Hepsini kendi hayalime göre göstereceğim size :)
İlk olarak Grayson.
Benim hayalimde ki Grayson. Hepsi sarışın zaten ve tabiri caizse hepsi heykel gibi :D
Arthur
Arthur Liv'in tabiri ile bir melek. Bana göre de böyle :D
Henry
Henry sarışın bir erkek fakat benim hayalim de Vini, çünkü Henry içine kapanık, çok iletişim halinde biri gibi görünmüyor ve Vini'nin de öyle o yüzden hayalimde ki kişi bu. <3
Vee son olarak Jasper.
Jasper kızımız için Ken :) Her gördüğün de Ken geliyor deyip duruyor :)
Ama benim hayalimdeki Jasper.
Bakınız;
ahhh ahhhh <3 <3
Hepsi taş değil mi :D İşte Liv bu kadar ŞANSLI!
Ve Liv bunların birine AŞIK!
Ve o kişi de ona AŞIK!
Herkese böyle bir şans lazım değil mi? :)
Bu sefer alıntılar da var. :)
#1
"Ah, ne tatlı," dedim.
"Hayır, hiç de tatlı değildi. Onu son kez gördüğüm gibiydi: kan içinde ve bağırsakları dışarı çıkmış halde..." Henry silkindi.
"Oysa sen çok daha hoş görünüyorsun. Yine de... git şimdi, burada ne aradığını bilmiyorum. Yok ol, dedim, Peynirkız! Git!" Yerimden kıpırdamayınca oldukça şaşırdı. "Neden yok olmuyor?"
"Belki de adım Peynirkız olmadığı içindir, seni aptal herif," dedim.
---------------------
#2
"Bir şey içmek ister misin?" diye sordu Jasper, başımla onaylayınca bakışları parladı. "Senin onuruna bugün yeni bir içki yaratacağım. Ona bu salondaki en tatlı sarışının adını vereceğim: Tatlı Liz."
Henry dalga geçercesine soludu.
"Onun adı Liv L.I.V. ve henüz on beş yaşında, Jas," dedi Grayson öfkeyle. "Yani ona ne alkol vereceksin ne de onu Madison'a kıskandırmak için kullanacaksın. Kesinlikle..."
--------------------
#3
"Çok güzel gözlerin var," dedim.
Yüzü bir gülümsemeyle aydınlandı. "Senin her yerin çok güzel," dedi. O sırada Mia ve Daisy yerden biter gibi karşımızda belirmeselerdi, beni öpeceği kesindi.
"Balonları uçuracağız!" dedi Daisy Dawn. Mia ise, "Eveeet!" demekle yetindi.
----------------------
#4
Hançeri tereddütle tuttum. Şu aptalca atasözü neden özellikle şimdi aklıma takılmıştı ki? Hançer yarası iyileşir, kalp yarası iyileşmez...
Tavsiye kısmına gelirsem tabiii kiiiii tavsiye ediyorumm!! Zaten yazarı Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisiyle tanıyoruz ve seviyoruz yani okuyun demeyeceğim kesinlikle okuyun diyeceğim. :)
Benden bu kadar, bu yorumumun üstüne hala okumayacaksanız bişi demiyorum. :)
Sevgi ve saygıyla... ^^