31 Ocak 2015 Cumartesi

Yorum [ Yandaş / Veronica Roth ]

Selamm...

Bu yorumu kitabı bitirip saat 4.11'de ve öfkemin az da geçmiş haliyle yapıyorum. Kaç gündür bitmemesi ve sonunun nasıl biteceğini dört gözle bekleyip, sindirerek okuduğum Yandaş'ın yorumunu yapacağım bu saatte!


Emin olun seri  kurgusu, dili ve anlatımıyla cidden mükemmel ama her mükemmellik sonuna kadar devam etmiyor, edemiyor ne yazık ki!  


Okumayan bile serinin nasıl bir konusu olduğunu bilir. Bu yüzden genel bilgi vermeyeceğim. 
Yandaş'ın konusundan az bahsedip detaylı yorumuma geçeceğim. Yıkım ve savaştan sonra topluluk diye birşey kalmamıştır. Herkes yeni ve güzel bir hayata başlamayı hayal etmektedir. Fakat Edith Prior'un mesajıyla duvarların örülü olduğu tarafta da başka bir hayatın olduğunu herkes öğrenir. Tris bu hayatı hem merak eder, hem de heyecan duyar tabii korkuları da vardır. Bir gece kendilerini Yandaş diye tanıtan bir grup Tris'in dışarıdaki hayatla ilgisini bildiklerini ve yanlarında olmaları gerektiğini söylerler. Yandaş'lar dışarıda ki hayatta ne olduğunu öğrenmek için bir grubu dışarı göndermek isterler. Bu kişiler Cesurlar bu yüzden dışarıda ki hayatın nasıl olduğunu öğrenmek için kendilerine yakışanı yapıp dışarıya çıkarlar! Ve olaylar böyle başlar. Yeni dostluklar, yeni düşmanlar ve kayıplar bu yabancı oldukları yerde her zaman ki gibi peşlerindedir. Son kitapta toplulukların neden olduğu ortaya çıkıyor. Sırlar, bilinmezlikler, kafa karıştırıcı bir sürü bilgiler. Tris ve arkadaşları bunlara alışabilecek mi, hayatlarının pahasına olursa olsun topluluk düzenine engel olacaklar mı daha önemlisi bu seri nasıl son bulacak bu kitapta bunu okuyoruz. Son olarak kitap hem Tris hem de Dört ağzıyla anlatılıyor. Neden mi okuyunca anlarsınız. 

Konumuz bu şekilde aslında daha detaya inmeliydim ama okumadıktan sonra size ne kadar anlatsam anlaması zor çünkü Yandaş serinin ilk kitabı gibi olmuş bilgi, bilgi, bilgi! Tamam ilk kitap olarak saçma olabilir ama bu kadar bilgi hem kafa karıştırıcı hem de kitabın kalın olmasından başka bir şeye yaramamış. O kadar okudum ama hep sonuçta ne olduğunu anladım. Sorun bende de olabilir diye düşündüm ama benimle aynı düşünenlerin de olduğunu biliyorum.



AMAN

DİKKAT!

SPOİLER 

DİBİ

VAR!

Kitabı okumayan okumasın!

Böyle son mu olur arkadaş ya tamam her kitabın, serinin sonu iyi bitecek diye bir şey yok ama bu son ne arkadaş ya! Buradan yazarı ciddi anlamda kınıyorum... Sevilen kişileri yazar nasıl öldürebilir ya aklım almıyor! Tüm okurlarında benim gibi düşündüğünden eminim. Tamam sonu bir şekilde bitecekti Açlık Oyunları serisinin sonu gibi olacağını düşündüm, öyle bir sona bile razıydım! Cidden! 


Toplulukta ki insanları kurtarmak için yaptıkları plan iyi hoşta o kadar her şeye dikkat eden Tris ve Tobias nasıl olur da çevrede ki insanları dikkat almadan oradan oraya koşar? Bunu sonda bile değil planın hazırlık sırasında düşündüm yahu kimse bunları görmüyor mu o kadar güvenliğin olduğu bir binada?

Şu an o kadar öfkeliyim ki buraya çok şey yazardım ama şu an tükenmiş haldeyim ne yazacağımı hala kestiremiyorum. Ölümler olmamalıydı. Tris'in Tobias'a söylediği son sözler bu kadar duygusuz olmamalıydı! O kadar zulme, kurşunlara, serumlara ve ölüm serumuna dai dayanan Tris nasıl olur da 2 kurşunla ölebilir aklım almıyor. :(  Zaten o üzücü kısımları okuduktan sonra bırakmayı düşündüm daha ne anlamı var ki okumanın, kitabı fırlattım, tek yapılması gereken buydu bence yada ne güzeli yakılmalı mı? 


Kendimize uygun son yazardık biz sonundan memnun olmayan okuyucular olarak...
Dört'ün o kadar şeyden sonra öyle bir ruh halinde olmasını bekledim ki ama ne yazık ki yazar duyguyu hiç iyi veremedi bize, verdiyse bile ben alamadım doğrusu. Öyle bir acıya nasıl ağıtlar yakılır anlatamam size..



DİKKAT 

SPOİLER

BİTTİ...



Ama şimdi nasıl son olursa olsun yazarın kurgusu mükemmeldi. Bu kadar detayın farklı bir konuda yazılması yazara hayran kalmamın en büyük etkeni.
Karakterleri o kadar iyi yansıtmış ve anlatmış ki hayran kaldım. Tris benim kahramanım! Böyle bir karakteri hiç bir kitapta bulamazsınız. Dört bulunur ama Tris bulunmaz! O yaşta ( 16 yaşında ) böyle bir cesaret taktire şayan doğrusu... Herkes gibi düşünmeyen biri bir kere, insanların, doğrularını, yanlışlarını bilen, yalanlarını yakalayıp var gücüyle o yalanları her açıdan değerlendirip doğruyu bulan biri. O Fedakarlık'tan Cesurluk'a geçen ama geninde tüm toplulukları barındıran biri o! 

Öyle işte son iyi olmasa da seri güzel okunmalı mı okunmalı, böyle farklı bir seriyi kimse yazmadı, yazamadı, yazamaz diye düşünüyorum :) Sinir dolu düşüncelerimi biraz törpüleyen Jane Wampirob'a teşekkürler. Yorumunu okumalısınız benimle aynı düşünce de ama yeni düşüncelerle farklı bir yaklaşımı olan bir yorum.

Kitabı bırakıp anında yorum yazsaydım bundan daha farklı ve daha öfke dolu bir yorum olacaktı. Fakat bu bir kitap aklıma gelince sinir olsam da yarın yeni bir kitaba başlayınca unutacağım. Benimle birlikte yaşayacak değil ya :) (Kendimi avutmanın yolları vol.1) 

Tavsiye ediyorum ne olursa olsun. Faklı konulara açık olan ve distopya sevenler için güzel bir seri...

 Bu yorumu geç saatte yaptım ama bu saate yayınlamak kısmet oldu. Yazara burdan öfke dolu sözler söylememe gerek yok çünkü kadını bu son yüzünden yerden yere vuramam demi? Ama yine de sinirliyim. Yan kitap Dört'ü okur muyum bilemem hevesim de kalmadı.

Şundan da bahsetmesem olmaz. Tris ve Tobias cidden çok iyi bir çiftti ha kavgalar olmadı mı oldu ama birbirini her kötülükten kollayan onun için her şeyi yapan birini bulmak zor işte bu çift böyledi...


"Onlar beni öldürecekler."

"Bunun olmasına izin vermeyeceğim."





Yorumumu dikkatli bir şekilde okuyup spoiler yemediyseniz teşekkür ederim. Eğer ki okuduysanız sonradan bana kızmayın o kadar uyardım spoiler var diye ;)

Hadi sevgiyle kalın, seriyi okuyanlardan da yorum beklerim ama onu da seriyi okuyan okumasın muhtemelen spoiler olur. ;)

Herkeste Tris'in cesareti kadar cesareti olması dileğiyle, kendinize iyi bakın... ;)


22 Ocak 2015 Perşembe

Yorum / Janet Evanovich - Beyaz Yakalı Serseriler




Herkese merhaba, yine yeniden güzel bir kitap yorumumla karşınızdayımm ^^

Yeni yılın ilk kitap unvanını alan Beyaz Yakalı Serseriler benim için uğurlu geldi diyebilirim. ^^ Tatil olduğu için bolca kitap okudum, okuyorum. Serileri bitiriyorum bu tatilde. :)

Evvet gelelim yorumuma; kitap benim sevdiğim türden olduğu için beğenerek okudum. Çik-lit, polisiye türde olan kitap gerçekten her iki türü de içinde barındırıyor. Kitabımız seriden oluşuyor bu ise 17. sırada.

Konusu ise; Stephanie Plum bir kelle avcısıdır. Yani mahkemeden kaçan kişilerin ayağına gidip ya güzellikle yada zorla polis merkezine götürüyor ve her kelle başına ücret alıyor. Bu bile komik yani hiç böyle bir şey okumuş muydunuz :) Bu yüzden çok farklı bir konusu var. Konu bununla bitmiyor, arkadaşı Lula tam bir çatlak, kendisine şişman denilince çıldırıyor! Elinde tabanca varsa vuruyor, yada yakalamak için vampirim diyen birinin üstüne atlayıp ısırılıyor! Sonra da vampirim deyip dolanıyor. Kim istemez böyle bir arkadaşı. :) İşlerini boş bir arazini yakınında duran bir karavanda yürütüyorlar ama ne karavan içinde bir ara ayı, ve bu boş arazide iki ceset vardı.

Kelleler bir yana aşk hayatı da bir başka. Bir yandan iki yakışıklı, diğer yanda annesinin ayarladığı yemek yapmakta usta olan biri. Üçünün de arasında sıkışıp kalan Stephanie hangisini seçecek? Bu konuda kafası karışık ama bunlarla biter mi  hiç belalar peşini bırakmıyor ki! Kelle avcılığı mı yapsın, aşk hayatını düzene mi soksun yoksa peşini bırakmayan belalarla mı uğraşsın bilemiyor. :)

Kitabın bir sonu var ki süpper, öyle bir şaşırdım ki hayran da kaldım yani :D



Güzel bir konusu var. Lula olan yerler zaten mükemmel. Vampir oldum deyip dolanıyor.

Ah ne yazık :D



Konumuz bu kadar. Çok güzel değil mi? Faklı ama bir o kadar ilgi çekici bir kitap, ben beğendim. Tek sorun final haftasına denk deldiği için başlarda konuya pek adapte olamadım, duygularını yansıtamadıklarını düşündüm ama zaten kafam dolu ne kadar anlayabilirim ki değil mi? Bu yüzden sorunun bende olduğunu biliyorum :)

Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum, polisiye, çik-lit, aşk karışımı bir konuyu okumak isteyen kesinlikle okumalı ;) Bu güzel kitabı bizlere ulaştıran ve emek veren Martı Yayınları'na teşekkür ederimm ^^


Benden bu kadar herkese keyifli okumalar ;)

Vee yazımı okuduğunuz için de teşekkürler ;)











15 Ocak 2015 Perşembe

Yorum / Merve Akıncı - Şahmelek

Merve Akıncı / Şahmelek 



Kitabı ne zorluklarla okudum anlatamam :D İkizim Esra ilk ben okuyacağım deyip kıyameti koparınca ve ben direnince olanlar oldu :))) Tabii kazanan benim kim olabilir ki :D Kitabı okumak için o kadar heyecan yapmışım kim diyebilir bana Okuyamazsın diye! Neyse kazanan ben  okuduğuma göre yorumuma başlayayım ^^ 

İlk olarak şunu söylemeliyim ki konusu okuduğum da düşüncelerim çok farklıydı yani farklı şeyler düşündüm ama her zaman ki gibi düşündüklerim çıkmadı :)) Konusunu herkes biliyor kardeşinin rahatsızlığı nedeniyle ailesinin Amerika'ya gitmesiyle Balkanlı ailesinin evine taşınan İde hayatını değiştiren kişiye Aslan'a aşık olur ama o buzlar kadar sert biridir, özellikle İde'ye karşı! İde'nin Aslan'a karşı duyguları Aslan'la yakınlaştıkça daha durdurulamaz olur. Aslan İde'yi fark edecek mi, her gördüğün de tepkisi ne olacak kitapta bunları okuyoruz.

 Konumuz böyle ama ben şöyle en alasından bir imkansız aşk bekliyordum fakat öyle olmadığını söyleyebilirim sanırım. Şu an anlıyorum ki ben imkansızların adamıyım bundan bunu çıkardım valla :))

 "Ben imkansız Aşk'lar için yaratılmışım..." 



Yazarın dilini sevdim. Çoğu amatör yazarın kitap çıkarmasına rağmen dilinin iyi olmadığıyla karşılaşabiliyoruz. Duyguları çok iyi anlatıyor en çok onları sevdim zaten. 

Devamı spoiler olabilir aman dikkat! Yukarıda belirttiğim gibi imkansız aşk başlarda vardı Aslan'ın soğuk davranışları falan ama çok çabuk buzları eridi konusuna göre,  bu çok farklıydı benim için ve beklemediğim bir şeydi ne yalan söyleyeyim. (Böyle dediğime bakmayın aslında bunun nedenini sonunda öğreniyoruz.)  Ben malum yerleri okumam ve okumadığım için de atladım hep,  atladığım yer vardı kitapta :D Olaylar sakindi öyle heyecanlı pek bir şey yoktu, tabii aşklar her daim heyecanlı oluyor benim bahsettiğim araya öyle bir ayrılık girer falan onun gibi şeyler yani (yazarcığım bana kızma hep diğer kitaplar yüzünde, alıştırmışlar biz ekşına :D ) sonuna doğru heyecan doruktaydı ama.


İde'yi çok sevdim hiç diğer kızlar gibi bildiğini okuyan, gururundan ödün vermeyen tiplerden değildi, bilakis gururunu hiçe sayıp aşkı seçen biriydi. İste budur yaa! 


Aslan Balkanlı, ah o içine kapanan, buzdan dağ gibi görünen ama içinde kıyametler kopan Aslan! "Bu ne sevgi ahh bu ne ızdırap..." dedirtiyor bana :))) İde onu için Şahmelek "Melekler kadar güzel" dediği aşkı, küçük kadını. Hayalleri süsleyen Aslan Balkanlı'dan herkes nasiplenir insAllahhhh :D Her şeyi geçerim de o kapak ne öyle yaa zaten her şeyden çok kapak beni etkiledi. Okuduğum da durmadan baktım. Tasarımcının ellerine sağlık, doğrusu süpper bir kapak! 











Aslan karakteri için Jamie'nin seçilmesi MÜKEMMEL! Hayallerim de hep bu kişiyi canlandırdım. Fakar İde'yi canlandıramadım çünkü seçilen kişiyi pek benzetemedim İde'ye. :( Hep kapaktaki kızmış gibi canlandırdım gözümde ^^ 



Evvet benden bu kadar. Yazarın ileri ki zamanlarda kendini daha çok geliştireceğini düşünüyor, çıkacak kitaplarını ve Sen'li nin yeni bölümlerini bekliyorum ^^ 


Alıntılar;


"Dans adamı değildi. Ama güzel adamdı."

Böyle diyo ya Aslan'a bittimm, bittimmmm!! 



Yazarımız bazen böyle alıntılar yaptı, çok da hoşuma gitti hem karakterin ruhuna uygundu hemde kitaba. Bu kitaba ayrı bi hava vermişti. ;)



Burayı okuduğum da "hah böyle deyin sonra cillop gibi aşık adamı kapın" dedim evet cidden dedim :)) Sonra bir an düşündüm eğer ki bizde böyle düşünürsek (her daim düşünüyoruz o ayrı :D ) Kim bilir belki bizim de Aslan'ımız olabilir.. ^^ 


Tavsiye kısmına gelince, okuyun böyle bir aşkı! Hem bu kadar güzel alıntıdan sonra da okunmazsa yuh :D Yazardan bir tane imkansız aşk kitabı bekliyorum :D Eminim mükemmel yazacaktır ;)
Türk yazarlara sonsuz desteğim var, her zaman başarılı olmanız ümidiyle...

Sevgilerimle, saygılarımla... :)