Selaaammm Evilin Dünyası sakinleri!! ^^
Yine olduğu gibi arayı açarak uzun zamandan sonra yorum girmeye karar verdim. :)
Yorum girmemi isteyenler lütfen kızmayın yada kırılmayın bana çünkü zamanım olmuyor yada istemiyorum, hani istersen daha güzel şeyler çıkar ya ortaya bende onu bekliyorum sanırım. :))
Öhö öhö efenim bu ara güzel kitaplar okumam tuttu, e güzel kitap okunur da yorum girilmez mi bende hadi Kübra bir yorum gir de millet yorum görsün dedim. :) Sözüm meclisten dışarı. :*
Bu güzel şen şakrak yorumumu okuduğum Ay Günlüğü serisinin birinci kitabı Cinder'a yapacağım...
Hadi seriyi sevenler bi heyecanlanın bakalım çünkü mikemmel fotolar geliyor. <3 Ve tabii benim o müthiş yorumum. :D
İlk bi kitabımızın tanıtımını yapalım.
CİNDER - BİR AY GÜNLÜĞÜ SERİSİ
"GELECEKTE BİLE, HİKAYE BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ DİYE BAŞLIYOR..."
İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin'e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil. Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya'yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya'nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…
Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai'in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya'nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda... Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?
Marissa Meyer, Washington'ın Tacoma kasabasında doğup büyüdü. Henüz küçük bir çocukken kitaplara âşık olan Marissa, ergenlik yıllarından beri gençlik edebiyatı üzerine çalışıyor. Peri masallarına da büyük bir sevgi besleyen Marissa, gençlik günlerinden beri bu masalları yeniden kurguluyor ve bu tutkusundan da vazgeçecek gibi görünmüyor.
Sayfa Sayısı: 312
Yayınevi: Artemis Yayınları
Tanıtım az da olsa bizi bilgilendiriyor fakat nasıl bir şey yazmış yazar diyoruz biz okumayanlar. İlkten böyle şeyler düşünüyordum ve uzak duruyordum, ya iyi değilse yada yıllardır bildiğimiz masallar nasıl farklı bir kurguyla karşımıza gelecek deyip durdum. Öyle bir kurgu oluyormuş ki ağzımız açık kalıyormuş okuduğum da bunu anladım.
Seri boyunca Cinder hep bizimle olacak, baş karakterimiz kendileri. Saybong ve işinde yetenekli bir mekanik ustası. Sayborg nedir ne değildir merak edenler kitabı okusun. :)
Bizlerin yıllardır bildiği sindirella masalına göre çok farklı fakat konu masalda ki gibi ilerliyor.
Aynen bu şekilde ilerleyecek değil tabii fakat işte baloya gidememesi, üvey annesi ve kardeşleri tarafından eziyet edilmesi falan hepsi var. Yazarımız öyle bir kurgulamış ki emin olun masallara yeni bir soluk gelmiş resmen.
Dünya da işler pek yolunda değil, ölümcül veba herkese her an bulaşabilir ve sonucu ölümle sonuçlanan bu hastalığın bir çaresi yok. Cinder ise üvey kardeşlerinden birinin vebaya yakalanmasıyla yıkılıyor ve üvey annesi kızının hasta olmasından Cinder'ı suçluyor ve olaylar bundan sonra başlıyor.
Tabii bir de Prens Kai var <3
Kai gelince, hımm bence okuyun ya ne yazayım diye çok düşündüm ama spoiler olur ne yazarsam yazayım. :))
Kitabımız da tabii ki kötü var kim yok derki. :P Kraliçe Levana! Ay Ülkesini yöneten Lenava göz boyama büyüsüne sahip. Herkes onu güzeller güzeli bir kadın olarak görse de çirkin bir yüze sahip olan Lenava kimsenin gerçek yüzünü görmesini istemiyor. Devam kitaplarından biri de Lenava, geçmişini anlatan kitapta neden kötü olduğunu okuyacakmışız fakat ne olursa olsun bir insan bu kadar kötü olabilir mi?
Pardon Cinder'ın üvey annesini unuttum çünkü o tam bir cadı. >_<
Üvey annesinin Cinder'a yaptıklarını okuyunca hele ki son bölümlere doğru yaptıkları beni resmen çileden çıkardı.
Bunlar bahsetmeyi isteyeceğim şeyler değil çünkü aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor. Ben en iyisi kitabın resmen maskotu olan Iko'ya geçeyim. <3
Kendileri bir android. Kitap tam bir teknoloji cenneti, her şey teknolojik aletlerle işliyor. Yani uçan hava araçları, sağlık-droidler falan var. Iko ise Cinder'ın yardımcısı konumunda olan şebek mi şebek bir adroid. Kitapta Kai'den sonra Iko'yu sevdim. <3 :))
Bana göre karakter seçimine gelirsek eğer.
Cinder;
Cinder;
Kai ise;
bunlar olabilir.
Bu da Iko :D
Benim hiç sevmediğim bir huyum vardır, kitaba başlarım, bir iki bölüm okurum, sonra pek elime almam ya iş olur ya canım istemez yada tele fazla takılırım. Daha sonra kitabın ortasına gelirim eğer kitap heyecanı tavan ise ve ben çok beğenmişsem 2 günden az bir zamanda bitiririm. İşte Cinder da böyle bir kitaptı. <3 Dün gece 00:37 de başladım, 03:58 de bitirdim. Yani bitirmeyi planlamıyordum ama şu bölümü de okuyayım, ay şurası çok heyecanlı devam etmeliyim diye diye kitabı bitirdim. :D
Bittiğin de böyle oldum ama sonun öyle olacağından şüphelenmiyor değildim. ;)
Masallara farklı bir boyut kazandıran Marissa Meyer gerçekten mükemmel bir yazar. Kendileri fantastik türünde favori yazarlarım arasına girmiş bulunmakta. <3
Şimdilik benim anlatacaklarım bu kadar. ;)
Kitabı kesinlikle çoook sevdim, herkese tavsiye ederim, tabii seriyle tanışmayan bir ben kalmamışsam. :D
Seriye mutluluk, merak ve heyecanla devam edeceğim. Bakalım diğer masalları yazarımız nasıl değiştirmiş.
Şimdi sıra olmazsa olmaz ve çok sevdiğim alıntılara gelelim.
#1
"Bunca şıklık ama gidecek bir yer yok," dedi Iko, kapının oradan.
Cinder ufak bir kahkahayla ağzındaki feneri çıkardı ve yağ lekeleriyle dolu pantolonuna baktı. "Evet, tabii. Tek ihtiyacım bir taç."
"Ben kendimden bahsediyorum."
Cinder sandalyesini geriye çevirdi. Iko, Adri'nin inci kolyelerinden birkaç tanesini o ampul gibi kafasına geçirmiş ve sensörlerinin hemen altına sürdüğü kızrmızı rujla korkunç bir dudak resmi çizmişti.
Cinder güldü. "Vay canına. O renk seni çok açmış."
"Öyle mi düşünüyorsun?" Iko, lastiği üstünde ilerleyerek odaya girdi ve Cinder'ın masasının yanında durdu. Ekrandaki yansımasına bakmaya çalıştı. "Baloya gidip prensle dans etmeyi hayal ediyorum."
--------------------
#2
Kraliçenin gözlerinden şimşekler çaktı. "Kendi tebaamı gördüğümde tanırım ve şu an bir tanesi sizin şehir sınırlarınız içerisinde bulunuyor." Parmağıyla balkondan dışarıyı işaret etti. "Onun bulunmasını ve bana getirilmesini istiyorum."
"Elbette," dedi Kai, "iki buçuk milyon insanın yaşadığı bir şehirde bu hiç sorun olmayacaktır. İzin verin de bir koşu gidip özel Aycı detektörünü alayım ve işe koyulayım."
--------------------
#3
--- SPOİLER---
Kai başını bir yana yatırdı ve Cinder'a öyle bir baktı ki sanki kafasının içindeki metal plakayı bile görebilirmiş gibiydi. Bakışlarındaki yoğunluk azalmadı ama. "Bence benimle baloya gelmelisin."
Cinder yumruklarını sıktı. Kai'nin yüzündeki ifade, fazla samimi, fazla kendinden emindi. Cinder'ın içinde bir şeyler karıncalandı. "Yıldızlar aşkına," diye mırıldandı. "Bunu zaten daha önce sormamış mıydın?"