Herkese merhabaaaa!!!
Uzun zamandan sonra sizlerle güzel mi güzel bir etkinlikle karşınızdayım. ^^
Okuyan Kızlar Kulübü'nün Distopya türü kitapları okuma etkinliğine -distopya türüne aşık olan- beni de davet ettiler. Tabiisi kabul ettim, etmemek elde mi?
Distopya türün de yeni yaşanılabilecek dünya kurulması, gelişen teknoloji vs hepsi gerçekçi olduğu için çok sevenlerdenim. Çoğu distopya kitaba elimden geldiğince şans veririm çoğunu da çok severek okurum.
Ben de merak ettiğim ve uzun zamandır kitaplığım da duran, severek okunan The 100 kitabını okumaya karar verdim. Son görev olarak biz konuklarla beraber yorumlar giriliyor. Ben de yorumumu girerek bu güzel etkinliği bitireceğiz. ^^
Şimdiden söylemeliyim ki beni bu güzel etkinliğe kattıkları için kocaman teşekkürler. <3
Şimdi yorumuma geçebilirim...
Onlar Yalancı, Onlar Hırsız, Onlar Asi, Onlar Kahraman Onlar İnsanlığın Kaderini Belirleyecek 100 Genç...
Yaşanan nükleer felaket dünyanın sonunu getirmiş, bu büyük felaketten sağ kurtulan insanlar 300 yıl boyunca Dünya'nın yörüngesindeki bir uzay gemisinde varlıklarını sürdürmüştür. Tükenmeye yüz tutan kaynaklarla koloniyi ayakta tutmaya çalışan yöneticiler, nüfusu kontrol altında tutmak için en sert tedbirleri almakta, hafif suçlar için bile idam cezası uygulanmaktadır. Öyle ki çocuk suçlular on sekiz yaşına geldiklerinde idam edilmektedir. Ama ölümlerini bekleyen bu gençlerin artık çok önemli bir görevi vardır. Gözden çıkarılmış genç suçlulardan oluşan 100 kişilik bir ekip, geçen zaman içinde yerleşime hazır hale gelip gelmediğini test etmek için Dünya'ya gönderilecektir. Koloninin geleceği, onların elindedir.
100 ekibi farklılıklarını, geçmiş hesaplaşmalarını bir kenara bırakıp birleşmeli ve bilinmezlerle dolu Dünya'da hayatta kalmaya çalışmalıdır. Ama ihanetler, sırlar, henüz bitmemiş ve yeni başlayan aşklar gün yüzüne çıktıkça bir arada kalmaları gittikçe zorlaşacaktır.
Sayfa Sayısı: 300
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: GO!
--------------------------------
Tanıtımımız bu şekilde. Farklı bir konusu olduğunu söyleyemem çünkü son zamanlarda uzay da yaşamalar, dünyanın yok olması vs bilinen konulardan artık. Tek fark bu kitapta 100 çocuk diyebileceğimiz suçlunun dünyaya gönderilmesi. Kitap da fark yaratan da bu. Az sayfası, akıcı olması ve bölümlerin kısa kısa olması okuyuculara kolay bir okuma sağlıyor.
Konuya çok fazla girmek istemiyorum. Zaten tanıtım yeterince bilgi veriyor geri kalansa yaşanan olaylar.
Kitap da beni en çok sinir eden bir karakterler vardı , özellikle Clarke >-<
Çoğu yerde Clarke hak verdim ama genelde kızdım, hiç anlaşılacak bir tarafı yok yani Wells'in onun için yaptıklarına bakarsan haklı fakat bazı durumlarda ona hak vermesi gerekirken daha bir sinir oluyor. Diğer kitaplar da değişen bir şey olmayacakmış gibi gözüküyor ama okuyup öğreneceğiz.
Geçmiş ve şimdi ki zaman olarak her bölüm ikiye ayrılmış. Her bir karakterin yaşadığı zorluklar, neden suç işlediklerini okuyoruz. Beni hepsi de üzdü ama Glass sevdiğim karakter olduğu için sanırım ona daha çok üzüldüm. Öyle bir bitti ki kitap özellikle Glass ne yapacak çok merak ediyorum.
Karakterler için dünya pek de umdukları gibi çıkmadığı için ne yapacaklar çok merak edilesi. Fakat şu var ki neden bu kadar ince bir kitap? Tamam konunun çok derine inmemiş iyi hoş ama tam kitaba adapte olmuşken bitmesi.
Diğer kitaplar da konu nasıl ilerleyecek, nasıl devam edecek, dünya da beklenmedik olaylar yaşanırken bu gençler nasıl hayatta kalacak? İşte bunlar hep devam kitapların da ama ben okuyacak mıyım evet ama şu yakın zaman da değil.
Serinin bir de dizisi var. Ben kitabı okumaya başladığım zaman öğrendim. Öncesin de bir bilgim yoktu. Kapakta ki kişiler sanırım dizide ki karakterler. Pek emin değilim. :)
Yorumumun sonuna gelmiş bulunmaktayız. Kısa ve öz bir yorum olduğunu ümit ediyorum. :)
Şimdi sıra alıntılarda...
#1
Clarke, gardiyanın elinden kurtulmaya çalışırken, "Nereye vardığımda?" diye homurdandı.
"Hapishaneyi bugün boşaltıyoruz," dedi Dr. Lahiri. "Yüz şanslı suçlu, tarih yazma fırsatını yakalıyor." Ağzının köşeleri kıvrılarak bir sırıtmaya dönüştü. "Dünya'ya gidiyorsun."
--------------------
#2
"Aklından ne geçiyordu?" diye sordu Şansölye, kuşkuyla. "Bütün salonu yakabilirdin, içindeki herkesi öldürebilirdin."
Yalan söylemek daha iyiydi. Babasını, bunu meydan okumak için yaptığına inandırması daha kolaydı. Belki de uyuşturucunun etkisindeymiş numarası yapmalıydı. Şansölye'ye göre her iki senaryo da her şeyi bir kız için riske attığı gerçeğinden daha mantıklıydı.
--------------------
#3
"İniş gemisine binmeme izin verin, yoksa onu vururum!"
Güverte, horozları çekilen bir düzine silahın sesi dışında sessizliğe bürünmüştü."
Otu< saniye içinde, Bellamy ya Octavia ile Dünya'ya gidecek ya da bir ceset torbası içinde Walden'a dönecekti.
--------------------
#4
Hücresinden fırlatma rampasına kadar olan uzun yürüyüşteki hissizlik, ardında belli belirsin bir umut izi bırakarak, güneşin yanından geçen bir kuyruklu yıldız gibi eriyip gitti.
O buraya ait değildi. Tarihi bir maceraya atılacakmış gibi davranamazdı. İniş gemisi ana gemiden ayrıldığı anda, kalbi parçalanmaya başlayacaktı. Heyecan ve dehşet içinde birden, bu benim son şansım, diye düşündü.
--------------------
Alıntılarla birlikte yazımın sonuna gelmiş bulunmaktayım. Kitabı farklı konu arayanlar için öneririm. ;)
Etkinlikte OKK üyelerinin ve benim gibi konuk okuyucu olan One Better Day'in okudukları distopya kitaplarına yaptıkları yorumlarına altta ki linklerden ulaşabilirsiniz.
Kitap Tutkusu - Kızıl Yükseliş/Pierce Brown
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Fahrenheit 451/Ray Bradbury
Fighting!! - Labirent:Ölümcül Kaçış/James Dashner
One Better Day - Kül/Darci Manley
Evil'in Dünyası - The 100/Kass Morgan
Tekrardan beni OKK Distopya Etkinliğine davet ettikleri için Okuyan Kızlar Kulübü üyelerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. <3
Saygılar, sevgiler, bol kitaplı günler dilerim. ^^